1. bildiğim -hatırladığım- 7 yıldır uyku ile ilgili problemlerim var; önceleri sabah yatar öğlen uyanırdım, sonraları ise normal insanlar gibi gece uyumaya başladım sık sık uyanarak tabii.

    samimiyim uykunun nasıl bir his olduğunu unutmuştum. sık sık uyanmaktan kastım on dakikada bir olduğu için.

    şimdi mi? güzel, bana sarılan bir kol hissedince her şey çözülüyormuş. mesele güvenmiş; geceleri tekrarlanan sesler, yalnızlık, takıntılı düşünceler ve neticesinde uyuyamamak.. her şey var işte içinde.

    ama tabi hala bazı geceler uyumuyorum. şimdi bir üst seviyesi oldu, sık sık uyanmak bitti. iki gün uyumama rekorum var mesela.

    düşünüyorum. o’nu.

    bazen nefes almayacak derecede endişeyle, bazen göğü çekerek içime sevgi ve özlemle.

    çözmek istediğim çok şey var: ona dair değil, bize dair. ya da her şeyi karman çorman ederek düğümlemek istiyorum bizi birbirimize.

    sevebilecek her zerremi ona feda ettim. nefessiz her anına nefes olmaya geldim. kim bilir?

    mutlu gecelerin, mutlu sabahı peşin sıra kovalayacak. ümitle.
  2. bazen bazı saatlere özellikle garezim var.. çoğunlukla da akşam saatlerine.
    of demesine tahammülüm yokken; cümlelerini tüketmem öyle zoruma gidiyor ki..

    kısa süre öncesinde “karanlıktan korkmam, eğlenceli bulurum hatta” demiştim. o da karanlıkta görmediğimi bildiği için yine de “mum var mı?” demişti.
    karanlıktan korkuyorum. şimdi, şu an. yalnız kaldığımı hissediyorum çünkü.

    kalbimdeki - kalbindeki yerinden o kadar eminim ki. tek ışık da bu oluyor. gözlerimi hala açık tutup uyanık kalabiliyorsam. sırf bu ihtimalden.

    bana sevmeyi öğrettin. seni sevmeyi. öğrendiğim bir şeyi unutmam mümkün değil.
    nitekim çabalamayı da sen öğrettin. bir yerde saklanmış git bul deseler, küçücük bir nokta olsan tüm sokaklarda seni ararım ve bulurum. yorulmam. kavuştuğum sen olduğun müddetçe

    yo-rul- mam.

    ayan beyan ortada nefesimde seni soluduğum. gözlerimde seni gördüğüm. eh, gülerken 32 diş dolu doluluğum.

    az biraz sana benzemek istiyorum severken seni. sen sevince bütün dikenlerimi bana güzel yapansın.

    kıymetini her daim bileceğim. sen ses ol yeter.

    - gülüşünü ezberlediğim sesi geldi.
  3. saat 03:30
    ben gözümden akan damla yaşı, kelimesiyle durdurabilecek bir gücü buldum.
    parmağımın ucuna dahi hükmetmesine açığım.
    razı olsun yeter.
    -gönlü,ruhu,aklı..
    bu razı olma hali hükmetmeyi eşlik etme yapar çünkü. kötüleri uzaklaştırmaya, güzeli bulmaya eşlik etme.
    - birlikte yaşlanma değil, gençleşme.
    yaş 35’ e geldiğinde 55 gösterebilecek potansiyele sahip biri için güzel bir önerme bu.
    bekliyoruz, ayları yıl yapmış bilinçaltımızın, yılları aylara sığdıracağı günü: -o’na- kavuşmayı.
  4. https://i.hizliresim.com/76B3Rv.jpg

    Şimdi tek hayalim yan yana oturduğumuz alelade masalar.
    İki sandalye çekmişiz: biri sen, biri ben. Hafif yağmur ıslatmış masamızı.
    sensiz yapamam, sensiz ben olamam.
    Ben olamadığım noktada tut kollarımdan.
    Aşkın Sesli Halisin bende, varlığım devam ettikçe susmayacağım.

    Seni seviyorum.
  5. https://imgyukle.com/i/xMRMFo

    Instagram’da dolaşırken karşılaştım bu fotoğrafla. Altında da şu yazıyordu:

    “bir gece
    3 gibi birbirimizi kaybetmiştik
    hatta aynı bankta”

    Tarihle ilgili gerçekliğimi uzun süredir kaybettim zaten. Belki de kaybetmek istedim bilemiyorum. Bu fotoğrafı ve yazıyı görünce aklıma geldi o gece. Ne zamandı, ne kadar önceydi hatırlamıyorum. Üç yıl mı?

    Tam da çanakkale’de. Öyle bir bankta, belki de o bankta, öyle bir gecede.. yakalamıştım seni. Öncesinde Deli gibi kavga etmiştik. Kaçmıştın. Bilmediğin bir şehirde, gecenin kör bir saatinde. Hızlı hızlı yürümeye başlamıştın. Ben de kızgındım sana. Ama bırakamadım peşini. Kaç saat takip ettim, onu da hatırlamıyorum.

    Tam da Çanakkale’de. Öyle bir bankta, belki de o bankta, öyle bir gecede. Kesilmişti biletimiz. Bir şeyler kırılmıştı içimizde. Anlamıştım.

    O günden sonra Çanakkale’ye her gittiğimde, bankın olduğu o sokaktan hiç geçmedim. Geçemedim. Takip edemedim geçtiğin yolları.

    Şimdi Parfüm kokunun sindiği kitabı her gece koklayarak uyuyorum, yalan yok. Ayrılmamız gerekiyordu, hala da ayrı kalmamız gerekiyor belki de. İki mi üç mü bilemedim. O kadar yıldır yoksun. Sesin yok, görüntün yok, kokun yok. Ben istedim evet, ben istedim bunu. Bazen bazı şeylerin olması gerekiyor. Olanı durduracak gücü yok her insanın. Ama özlemime engel olamıyorum. Olamıyorum. Hatta şu an sana sarılan, senin sardığın o kollar bile özlemimi bir nebze olsun soğutmuyor..

    Mutlu ol.